Antalya Sohbet Odaları

Antalya Sohbet Odaları

Antalya Sohbet Odaları içerisinde Sohbet Chat yapmaya başlamadan önce sizlere Antalya ilini tanıtayım. İlimiz hakkında bilgilere sahip olun ki Sohbet Odaları içerisinde Sohbet yaparken daha sıcak Sohbetler edebilin.

Antalya Hakkında

Antalya, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık beşinci şehridir. 2020 sonu itibarıyla il nüfusu 2.548.308’dır. Türkiye’de “turizmin başkenti” olarak görülmektedir. Şehrin yüz ölçümü 20.177 km2dir. İlde km2ye 115 kişi düşmektedir. En kalabalık ilçesi 2019 yılı itibarıyla 556.033 kişiyle Kepez ilçesidir. Nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu ilçe ise km2 başına 5067 kişi ile Muratpaşa’dır. 19 ilçe ve belediye, bu belediyelerde toplam 910 mahalle bulunmaktadır.

Tamamı Akdeniz Bölgesi’nin batısında yer alır ve Antalya Körfezi’yle Batı Torosların arasında kurulmuştur. Yüz ölçümü bakımından Türkiye’nin beşinci büyük ilidir. Güneyinde Akdeniz, batısında Muğla, kuzeyinde Burdur ve Isparta, kuzeydoğusunda Konya, doğusunda ise Karaman ve Mersin illeri vardır.

Antalya şehri, 1980 yılından sonra uygun iklim koşulları ve turizm etkinlikleri nedeniyle hızla gelişmiş ve buna paralel olarak il de günümüzde Türkiye’nin en kalabalık beşinci ili olmuştur. Antalya’da ekonomik hayat büyük oranda ticaret, tarım ve turizme dayalıdır.

Antalya ilinin kapsadığı bölge tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır ve Türkiye’de en çok antik kent bulunan ildir. Sırasıyla Likyalılar, Lidyalılar, Pamfilyalılar, Bergamalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak da Türkiye Cumhuriyeti hakimiyetinde bulunan Antalya bu medeniyetlerin hiçbirine başkentlik yapmamıştır.

İlin tamamı Akdeniz Bölgesi’nin Antalya Bölümü’nde yer alır ve Akdeniz ikliminin etki sahasındadır. Yerleşim yerleri haricindeki il topraklarının büyük kısmı tahıl tarlalarıyla kaplı platolardan oluşur.

Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı 3. Piyade Eğitim Tugayı Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Hava Meydan Komutanlığı Antalya’da bulunmaktadır.

Antalya 2015 yılı G20 Zirvesi’nin ve Expo 2016’nın ev sahibidir.

Köken Bilimi

 Antalya’ya adını veren II. Attalos’un şehir merkezindeki heykeli

Helenistik dönemde Bergama Kralı II. Attalos (MÖ 159-138), askerlerine “Gidin ve bana yeryüzündeki cenneti bulun” der. Askerlerinin gösterdiği yeri (bugünkü Antalya) beğenen II. Attalos, bölgenin stratejik dönemini dikkate alarak buraya bir liman şehri kurdurur ve kent, kurucusu Attalos’un adına binaen “Ataleia” olarak adlandırılır. Şehrin adı eski Arap kaynaklarında “Antaliye”, Türk kaynaklarında ise “Adalya” olarak geçer. Yerleşme, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak “Antalya” olarak adlandırılmıştır.

Ayrıca Antalya adı biyolojide takson epiteti olarak antalyaensis, antalyensis, antalyanus, antalyana biçimlerinde geçer.

Tarihçe

İlk Çağ Öncesi

 Karain Mağarası girişi

Anadolu’da insana ait bilinen en eski yerleşim alanlarından bir tanesi Antalya kent merkezinden yaklaşık 30 km kuzeybatıda Korkuteli yolu üzerinde Toros Dağlarının Akdeniz’e bakan yamaçlarında bulunan Karain Mağarası’dır. Tarihlendirilmesi günümüzden yaklaşık 500 bin yıl kadar geriye, başka bir deyişle Eski Taş Çağının ilk dönemlerine rast gelmektedir. Bu dönem, günümüzden 2 milyon ila 140 bin yılları arasında kalan evresini içerir. Karain’de mağara adamlarına (homo sapiens neandertalensis) ilişkin kemik kalıntıları da ele geçmiştir. Bunlar, tüm Anadolu’da ele geçen en erken fosil kalıntılarıdır.

Bölgenin en eski tarih öncesi dönem buluntularını içeren Karain Mağarası, Eski Taş Devri ve Cilalı Taş Devrinden, Beldibi Mağarası da Orta Taş Çağından veriler sunarken; Bademağacı Höyüğü’nde yapılan kazılarda Cilalı Taş Çağı yerleşimlerine, buluntularına ve insanın yerleşik hayata geçişinin ilk izlerine rastlanır. Bunlara Karataş, Semahöyük’te yapılan kazılarla elde edilen Erken Tunç Çağı bulguları da eklenince, bölgede Eski Taş Çağından zamanımıza kadar kesintisiz bir uygarlık vardır.

İlk Çağ Dönemi

Antalya Bölgesi’nin erken tarihi, bölgede 1946’dan önce yapılan kazılardan önce karanlıktı. Hititlerin çivi yazılı belgelerinde, adı geçen Ahhiyava ve Arzava ülkelerinin Pamfilya olduğu bilim çevrelerinde kabul görmektedir. Bu bölgedeki araştırmalar ve buluntuların ortaya çıkması ve eldeki verilerle bölgenin karanlık olan bu dönemi de aydınlanmaya başlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Dönemi

29 Ekim 1923’ten sonra ülkenin tamamında olduğu gibi Antalya’da da pek çok değişim göstermiştir. Osmanlı döneminde sancak olan bölge cumhuriyet dönemiyle birlikte il haline gelmiştir. 1923-50 döneminde küçük ölçeklerde gelişen ilin nüfusu özellikle de ilin merkezinin nüfusu 1950 yılından sonra yoğun göç almaya başlamıştır.

Antalya’da 1950-60 yılları arası dönem; sanayileşmenin başlamasıyla birlikte kırdan kente göçle gelen nüfus artışının görüldüğü, bunun sonucunda daha iyi iş, daha iyi çalışma, dinlenme ve barınma arzularıyla kente gelen kişilerin bu ihtiyaçlarına cevap verecek kenti kurma çabalarının görüldüğü bir zaman sürecidir. Kentte 1950’den sonra da artarak devam edecek olan göçün, mekânda yaratacağı sosyal, kültürel ve fiziksel değişimler de bu dönemde yavaş yavaş başlamıştır.

 Kentte 1960-70 yılları arası dönemde, kentleşme hareketlerinin mekânsal etkileri görülmeye başlanmıştır. Bu dönem, üretimde farklılaşmayı getiren, sosyo-ekonomik ve kültürel değişime yol açan yeni bir yerleşme biçimlenmesinin başladığı dönem olması açısından önem taşımaktadır. 1960-1965 yılları arasında Kalekapısı çarşısı oluşmuş, 1965-1970 yılları arasında, Kalekapısı ile Belediye işhanı arasında, caddenin güneyinde bugünde kullanımı devam eden ticaret fonksiyonları yerini almıştır.

1970 yıllarında Vakıf İşhanı yapılmıştır. Doğal ve kültürel kaynak potansiyeli yüksek bir kent olan Antalya’nın 1969 yılında turizmde öncelikli alanlar olarak belirlenmesiyle planlama ve yatırım önceliği artmıştır. 1960-70 dönemi Antalya’nın hızlı nüfus artışı ve kentleşmeden doğan sosyal, kültürel ve mekansal değişimlere hazırlıksız yakalandığı bir süreçtir.

1974 Yılından itibaren

Antalya’da, güney kısmının turizm alanı ilanı ve altyapı çalışmalarının başlaması, liman inşaatının tamamlanması, havalimanı kapasitesinin arttırılması, eski liman ve Kaleiçi projesinin uygulamaya konulması, Fethiye-Kaş yolunun yapılması, Antalya’nın ülke çapında çok önemli bir turistik merkez işlevi yüklenmesi sonucunda kent 1970’lerden 1990’lı yılların sonuna kadar düzensiz bir şekilde yapılaşmıştır.

Antalya kent yapısı özellikle 1990’ların sonundan başlayarak önceki döneme göre daha fazla göç almış ve bu da şehirdeki doğal dokunun bozulmasına, konut talebinin artmasına ve kentin kalabalıklaşmasına sebep olmuştur.

Antalya, 2 Eylül 1993’te çıkarılan 504 sayılı kanun hükmünde karaname ile büyükşehir unvanı kazandı. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez kabul edilerek yarıçapı 30 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.

admin 814
Cevap bırakın